22 Şubat 2011 Salı

Üşengeç

( ''Üşeniyorum o halde yarın ''  sözünün üzerine yapılan paylaşımdır. )

Haftalık yazılara dönüşen paylaşımlarım iki gün süre ile gecikmesi, aklıma gelen şey bu olsa gerek diyerek. Kendi isteğimi yüzüme vurmak birazda eğlenmek. Üşenmek, erinmek olarakta geçer. Ben olmak üzere çevremdeki bir çok arkadaşları üşengeç olarak niteleyebiliriz. Felsefi hayat tarzı olarak ta geçer üşen,ertele,vazgeç. Açıkçası felsefi açıdan bana uymasada üşengeç arkadaşlardan biriyim. Misal, lise birinci sınıf öğrencisiyim önemli bir dersten sınavım var. Sınava 1 hafta var : -Ohoo daha bir hafta var abi ne stres yapıyorsun. 6. gün : -Ya ne var 4 gün kala çalışırım acelesi yok. 4 Gün : -Kolay konular yaparız, yarın bir açıp bakarım. 3 gün : O kitap masanın üstüne koyulur, tamam koyduk ya çok rahatım nasıl olsa bakacağım o günde biter 2 gün : - Of hiç isteğim yok yarın olsun sabahtan akşama kadar çalışırım. Son bir gün kalır : Masanın üstü dağınık toplayalım değil mi.toplayalım tamam toplandı kitap açılır başlık gözükür o esnada ses - Abi yemek yiyoruz hadi. Ama yemekten sonra çalışacağız lütfen ! yemek yenmiş üstümüze bir yorgunluk çökmüştür. Annem sağ olsun meyve,tatlı artık ne varsa getirir ( Zihni iyi çalışsın )  15 dk sonra sabah okulda sınavdan önce bakarım. sınavdan öncede bakılır evet sonunda ama bakılmasa daha iyi diye lanet edilir hepsi birbirine girmiştir. Yada en yakında olacak yazının sonunda resim eklerken google görsellere 'üşengeç' kelimesini yaz karşına çıkanlardan resimlerden beğendiğini koy gibi ( erinmek eş anlamlı diye görsellerden erinmeği aratmayın ) ama hafife almayın üşenmekte bir sanattır. Hatta ve hatta yaratıcılık zekasını geliştirir.

Biraz benden birazda sözlüklerden derlediğim üşengeçlik olayları anonim olarak yayınlı yorum, içlerinde ben olmak üzere yakın çevremdeki insanlar var.
Eğilmemek için bilgisayarı açma tuşunu ayak baş parmağı ile açan insan

Kişinin canı oyun oynamak ister. oyuna çift tıkladığında ekrana "lütfen cd'yi yerleştiriniz" diyen bir mesaj çıkar. Az ötesindeki cd'yi koymaya üşenip oyundan vazgeçen bu kişi isviçreli bilim adamlarına göre üşengeçtir.

Üşengecin çocuğu da olmaz derler.

Çişi geldiği halde tuvalete gidemeyen torbasının patlayacağını bilse bile üşengeçlikten gitmeyen insan modeli

Ne yaptın bugün diye sorulduğunda hep aynı cevap hiç oturdum cevabı veren insan (bizde bile bile aynı soruyu sorarız)

Anlatılmaz, yaşanırdır. mesela başladığı bir cümleyi bitirmek bile onun için gayet zor bir

Aga bir ara İstanbul a gidelim. Aynen kardeşim gidelim. Bir sene aynı muhabbet ama gidilmez.

Yatağını toplaması için annesinden tehditler alan ama nasıl olsa  akşam dağılacak diyerek yatağını toplamayan kişi.

Bunlar birer üşengeçlik örneği daha bir çok örnek verebiliriz.Bu insanların en sevdiği lafta; 'bakarız ya, yaparız bir ara.'dır. ki hiçte yapılmaz.

13 Şubat 2011 Pazar

Maskenin Arkası

İnsanlar kişiliklerini saklarlar nedenlerine gelince kötü kişiliklerini yansıtmama, bir şeyler kaybetmekten korkma ve karşısındakini kandırarak bütünlüğünü korumak ve devam ettirmek için diyebiliriz. Yüzlerini maskenin arkasına saklarken gülüp geçerler kimi zamanda ağlarlar. Yani bir bilgisayarın vicdanına sahiptirler demek yanlış olur. Maskenin arkasından her zaman kötü yüzler ortaya çıkmaz. Hemen filmlerdeki ünlü senaryolardan biri aklınıza getireyim kötü rolü oynayan adamın son anda iyi rolü paylaşan adamın elini tutup uçurumdan yukarıya çekmesi kötü adamın aslında maskenin arkasındaki iyi yüzü ortaya çıkartmasıdır. Her iki yüzü kullanan insanlarda ikiyüzlü tabir edilen insanlardır. Motive olurken bir anda iki yüzü de görünür. Amaçları genelde karşısındaki bireyi kandırmaktır.Kendilerice zekilerdir de, rollerini iyi oynarlar. Ama kendilerini kandırdıklarını anlamayacak kadar aptal! Bir ah çekelim.. devam edelim. Maskenin arkasındakini görmek için birçok tecrübe edinmiş olduğumuzda büyük yaralar aldığımızda oldu. Hayatta zaten sadece tecrübeden ibaret değil mi? (sadece değil.. ) Ne kadar çok kızarız ama tecrübemiz öncesinde

dolayısıyla "oraya gerçek ismini yazsaydı bilirdim ben yapacağımı" demenin de aslında "bilemedim" demekten farkı yoktur. ( ek$i )
imza: michael jackson (vallahi billahi)


Buradan maskenin arkasındaki kötülere sesleniyorum yatsıya kadar da sürmez. Maskenin arkasındaki iyilere sesleniyorum sizi seviyoruz.. ama şu maskeyi çıkarın bir an önce herkes görsün sizi !

6 Şubat 2011 Pazar

Hayatı Yaşamayı Seviyorum

Her şey benim tuşlarımla başlıyor, kendimi boyama kitabı çıkarırmış gibi hissediyorum. İlham sözcüğünü duyardım, gerçekten varmış, etkileniyorum çünkü insanoğlunun doğasında var.İnsan gördükçe, yaşadıkça bazı şeyleri anlamaya başlıyor, iyisinden de kötüsünden de bir ders çıkarabiliyor kimi zaman kötülerden daha iyi sonuçlar ortaya çıktığı aşikar neden bu kadar gevelediğime gelince yavaş yavaş ekmeye başladığım tohumlar yüzeye çıkmaya başladı diyebilirim. Okuduğum kişisel gelişim yazıları ve başarı hikayeleri beni baştan çıkarmaya başladı.Hayatı sorguladıkça ne kadar şanslı olduğumu anlıyorum. Ellerim, ayaklarım, gözlerim, burnum var hatta kulaklarım bile.. Hiç düşünmüş müydünüz gözlerinizin görmediğini, hiç düşünmüş müydünüz ayaklarınızın sakat olduğunu.. ? Kulağa kötü geliyor değil mi ? Bize belirli bir süre verilmiş ortalama Türkiye 'de 70 bu süre.Biz bunu biraz daha kısaltalım 6 aya indirelim ergen bir bireyseniz 6 ay süreniz var ve bu altı ayda ne yapardınız. Eşiniz, sevgiliniz, çocuğunuz, kardeşiniz veya herhangi bir yakınınız 6 ay içinde söylemek istediğiniz kim bilir neler olacaktır ama süre kısa,  keşke sürem uzun olsaydı da şöyle yapabilseydim gibi dilimiz keşkelerle dolardı. Ciddi ciddi düşünün bunu 6 ay ömrünüz var...      dedikten sonra eğer 10 saniye düşündüyseniz donduğunuzu tahmin edebiliyorum.Bende daha önceden düşünmemiştim. Bir çok kulağa hoş gelmeyen düşünceler var ama bunların hiç birini düşünmüyoruz çok bencil davranışlarda bulunmakta ve isyan etmekte üstümüze yok çünkü en kötüsü her zaman bizdedir. Avustralyalı Nick Vujicic ne kolları, ne de bacakları var. Sadece iki parmağı olan palet şeklindeki sol ayağı var ama gerçekten mutlu, sizden 5 dakikanızı ayırmanızı rica ediyorum ;



Nick Vujicic doğuştan sakat bir adam yaşama o kadar bağlı ki hayattan büyük anlamda zevk alıyor, verdiği konferanslarla binlere motive olmuş durumda. Şahsen kendisini ayakta alkışlamak isterdim. Fiziksel olarak üstün gözüküyoruz ama yine de kaybeden biz oluyoruz. Sizden süreyi 6 ayla kısıtlamanızı istemiştim şimdi ( Kaderin ne göstereceği belli olmaz orası ayrı ) 6 aylık süre kısıtlamasını kaldırmanızı ve tekrar düşünmenizi istiyorum.

1 Şubat 2011 Salı

İNOVASYON NEDİR? İNOVATİF OLMAK?


Sevgili Arkadaşım Ali DAYIOĞLU nun kaleminden '' İNOVASYON NEDİR? İNOVATİF OLMAK? ''

Bazılarımız inovasyondan habersiz, bazılarımız ise yeterli bir bilgiye sahip değil.Elbette inovasyon olmazsa olmazları belirli basamakları var.Bunlardan bahsedeceğim,ama size inovasyonun tanımını yapmayacağım.Çünkü inovasyonun tanımını belli kalıplarla anlatmak onu sınırlandırmak olur,dolayısı ile hayal gücünüzü.İlkokul öğretmeni tahtaya bir nokta koymuş ve bu nedir diye sormuş?Tertemiz tahtada sadece noktayı gören çocuklar farklı farklı şeyler söylemiş.Bu denizdeki bir balık,uzayda bir gemi,sokakta bir kedi.Çocuklara noktanın tanımını öğrettikten sonra tekrar sorduğunda hepsi bir ağızdan nokta diye cevaplamış.
                İnovasyon günümüz ihtiyaçlarına cevap vermek için gereklidir.Ticari olsun veya olmasın farklı bir şey üretmek yada var olan ürünleri farklı ve orijinal bir şekilde geliştirmeli.Sıvı yapıştırıcıların kullanımın zor olduğunu gören ve buna alternatif geliştirmek isteyen Henkel,ruj aplikatörlerinin kullanım rahatlığını fark edince pritt yapıştırıcı geliştirdi.Kerem Güvenç bitirme projesi olan deniz taksi fikrini Alphan Manas ile paylaştı.Bu fikri geliştirdiler ve uyguladılar.Boğazdan karşıya geçmek büyük bir sorunken buna alternatif bir yol geliştirdiler ve deniz taksi oluşturuldu.Şuan talep fazlasına yetişemiyorlar.Yıllardır böyle bir sorun varken herkesten farklı düşünerek,farklı görerek bunu fırsata dönüştürdüler.Elimizde ne varsa onu kullanmak istiyoruz.Deniz taksi ortaya çıkmadan önce çoğu kişi bu problem için araç sayısını azaltalım ,yeni yol yapalım yapalım,köprü inşa edelim diye bilirdi.Neden deniz taksi kimsenin aklına gelmedi?
                Ürün inovasyonu için tüketici gibi düşünmeli ve ihtiyaçlara yanıt vermeli.Sumak Giyim buna iyi bir örnek.Daha önceden büyük beden bayanların bulabildikleri giysiler basit şık olmayan giysilerdi.Bunu fark ettiklerinde sadece büyük bedenler giysiler için yılda 4 koleksiyon tasarlamaya başlamışlar.
                Beklenmeyen gelişmeler ve talepler doğrultusunda da inovasyon yapılabilir.Yahoo 1994 yılında iki doktora öğrencisinin bilimsel makalelere ve hobilerine link vermek için yaptıkları basit bir web sitesiydi.O dönemde web arama motorları olmadığından bu site çok ilgi görmüş ve onlarda bu talep doğrultusunda kategorize edilmiş şimdiki yahoo yu tasarlamışlar.Ekşi sözlük sitesinin kurucusu Sedat Kapanoğlu eksi sözlüğü bir web sitesinin eğlence amaçlı alt başlığı olarak tasarlamıştı.Gösterilen ilgi neticesinde ekşi sözlüğü bu yönde geliştirdi ,şuanda binlerce web kullanıcısına ev sahipliği yapıyor.
                İnovasyon tek seferlik değildir.Bir inovasyon yapalım devamına gerek yok demek yanlış.Bunun için en iyi örnek Apple Computer CEO,Steve Jobs.İpod üretildikten sonra piyasada taklitleri ortaya çıktı.Bu süre boyunca Steve Jobs iphone tasarladı.Şuan teknoloji dünyasında iphone taklitlerinin de satıldığını görüyoruz.O taklitlerin yanında Apple yeni ürünü ipad var.Apple sürekli inovasyon yapıyor,ürettikleri ürünlerin benzerleri çıktığında onlar yeni bir ürün ile karşımızda.
                İnovatif bir ürün aynı zamanda basit olmalı.İphone ve ipad leri örnek gösterebiliriz.Kullanabilmek için karmaşık kombinasyonlara ihtiyaç yok.Tek bir hareketimizle aktif hale getirebiliyoruz.Tüketici aynı zamanda basit ve hemen erişilebilir ürünlerle ilgileniyor.
                Nanoteknoloji keşfedilmeyi bekleyen ayrı bir dünya.nanoteknolojinin aktif olarak kullanılması sonucunda bunu inovasyon haline getirenler de var.Kırılmayan dayanıklı camlar,yalıtım malzemeleri,bozulmayan gıdalar..Ayrıca kumaşlarda nanoteknolojinin kullanıldığını biliyoruz,şuan için pek yaygın olmasa da leke tutmayan oturma takımları gerçekten ilgi çekiyor.
                İnovasyon önemlidir,peki sadece kişisel getirisi mi vardır?Ulusal olan inovasyon örnekleri de var. Finlandiya da 2004 yılındaki kişi başı milli gelir 1985 yılındakinin neredeyse 3 katı.Hemde 1990 krizinden sonra.kriz geçtikten hemen sonra ulusal eğitim ve araştırma programı başlatıldı.Üniversiteler ve şirketler arası bağlar kuruldu.Böylece tarım ve ormancılığa dayanan ekonomi yerini hızla sanayiye bıraktı.Bilişim teknolojileri sektörü ve arge faaliyetleri ile ekonomideki bu başarıyı sürekli ve arttırılabilir hale getirdi.
                İnovasyon illaki çok ciddi bir alanda olmak zorunda değil.Kavun kesmek zahmetli bir iştir,tekrar tekrar parçalara ayırmak gerekir,resimde gördüğünüz kavun dilimleyici bu ihtiyaca yönelik yapılmış.Aynı şekilde mısır soyucu ve mısır tutucu da çok büyük ticari amacı olmayan ürünler.Ama sorunlara çözüm üretiyor.Bir fikriniz varsa ve bunu çevrenizdeki arkadaşlarınızla paylaştığınızda çok iyi tepkiler alamayabilirsiniz,bu sizi yıldırmamalı.Bir arkadaşınız size kavun dilimleyicisi yapmayı planladığını söyleseydi tepkiniz ne olurdu?Bu yüzden herkesten olumlu yanıt almayı beklemeyin.Bir seminerde öğrendiğim ve çok beğendiğim bir söz var “Kitap yazmak istiyorsanız nasıl yazılır,nerelere gidilir ile vakit kaybetmeyin yazmak istiyorsanız yazmaya başlayın”
                Mevcut bir ürünü farklı kullanım alanlarına uygulayarak da inovasyon yapabilirsiniz.Herkesten farklı görebilmek ve tüketicinin ihtiyaçlarını karşılamak burada da karşımıza çıkıyor.1970 li yıllarda fotokopi makinesi üreticisi Xerox ABD deki sektörün %93 ünü kontrol ediyordu.Ama Xerox’un fotokopi makineleri yüksek fiyatlıydı ve büyük ofisler için tasarlanmıştı.Bu yüzden küçük ofisler için fazlasıyla büyük bir yatırımdı.Bu fark eden Canon ise sayıca fazla olan küçük ofisler için kullanışlı ve ekonomik fotokopi makineleri tasarlamış,satmaya başlamış.Önceden %93 olan oran bu girişimin sonucunda kıyasıya rekabete dönüşmüş.
                Sn.Taylan Demirkaya’nın bir seminerine katılmıştım.Bizden kahvaltıya başlamadan önce 6 imkansız şey düşünmemizi istemişti.Ve devamında  100 yıl önce neler imkansızdı diye sormuştu.Uçmak,görüntülü konuşma,başka gezene inebilme,8000 şarkı alabilen mp3 çalar..Bunlar 100 yıl öncesinin imkansızlarıydı.Şimdi mümkün,hatta fazlası var.Peki ya bugünün imkansızları?İleride yapılamaz mı?Aslında bu bizlere bağlı.
                İnovasyon aniden mi ortaya çıkar,yoksa belirli bir bilgi birikimi gerektirir mi?İstisnalar dışında kesinlikle bir bilgi birikimi gerekir.Profesyonel anlamda T tipi denen bir şey var aslında.”Derinlemesine uzmanlık,geniş bakış açısı”     Tatkap  lastik sektöründe faaliyet gösteren 20 yıllık bir kuruluş.2007 yılının sonunda lojistik şirketlerinin ,filoları için artık lastik satın alamayacak duruma geldiklerini gördü ve buna alternatif aradı.Lastik kiralama dönemini başlattı.Araçlardan kilometre başına belli ücret almaya başladılar.Lastik maliyetleri %30-35 azaldı ve şirket her yıl yaklaşık %40 büyüyor.Krizden dolayı lastik satamadıklarında çözüm yolu aradılar,pes etmediler.Bir patron iki ayakkabı satıcısını Afrika’ya göndermiş ve mevcut durumu araştırmalarını istemiş.Birinci satıcı patronunu aramış,”Burada hiç kimse ayakkabı kullanmıyor,hiç iş yapamayız” İkinci satıcı ise şöyle demiş”Patron burada kimse ayakkabı kullanmıyor,müthiş bir pazar var burada,hemen bana ayakkabı gönderin.”
                Farklılaşmak diyoruz,farklı görebilmek,sorunları fırsata dönüştürebilmek..?İnovasyon yapabilmek?Bunları herkes yapabilir,herkes bu kapıyı açabilir.kapıyı aralamak için bazı şeyler yapabiliriz aslında.Fikirler değerlidir ve korunmalıdır,yakınlarımızda bir not defteri olmalı.Aklımıza gelenleri not almalıyız.Daha sonra üzerinde düşünebiliriz,geliştirebilir kullanabiliriz.Kağıda şekil çizip somutlaştırabiliriz ama üzerinde sadece düşünüp es geçtiğimiz bilgileri ertesi gün unutabiliriz.
                Emsaz da Sn Jale Akyel’in bir sözü gerçekten çok değerliydi. “İşin küçük yada büyük olması önemli değil,yapmak önemli”   Küçük yada büyük diye ayırt etmemeliyiz,bunun faydasını ileride göreceğiz.
                Artık öyle bir zamandayız ki işverenler,çalışan alırken bir çok alternatife sahip.İşi yapıyor olmak yada en iyisi olmak kadar artık farklı olabilmek de önemli.Kendimizi geliştirmeliyiz ve farklı olmalıyız.Bir ekibin parçası olabilmek,tüketicinin ihtiyaçlarına cevap verebilmek,inovasyon yapabilmek..

Kaynaklar:
http://www.inovasyondunyasi.com/
http://gelisenbeyin.net/forum/forum_posts.asp?TID=3967
http://ekonomiturk.blogspot.com/2010/03/inovasyon-nedir-inovasyon-ne-demek.html
http://caglayanarkan.spaces.live.com/blog/cns!9023B698D18935C8!2468.entry
http://tantalosmaket.blogspot.com/2009/02/turkiye-ve-dunyadan-inovasyon-ornekleri.html
http://taylandemirkaya.net/
Capital Strategy&Innovation Ekim 2010
Sn. Taylan Demirkaya
Sn.Ahmet Koçer
Sn.Ali Özgenç
Sn.Jale Akyel
Sn.Soner Çaşur

Sevgili Arkadaşım Ali ye emek verdiği bu güzel yazı için teşekkür ederim çok başarılı bir çalışma olmuş.